Perşembe, Kasım 03, 2011

2011 sonbahar kampımızı tamamladık ....


 Bardağımdaki, kakuleli, bol baharatlı, sütlü çayımı koklayarak içerken, güneş Himalaya’ların karşısından onları turuncuya boyayarak batıyordu....

Yaklaşık altı saatlik uçuş, sıkıcı havasıyla  kalabalık  Delhi, her zaman macera olan 5 saatlik tren yolculuğu geride kalmıştı. Sadece birkaç özel eşyadan oluşan minik bavulum boşaltılmayı bekliyordu. Sessizlik ve sükunet daha şimdiden içimi kaplamıştı. Oysa önümüzde koskoca on gün ve huzur içinde yapacak çok şeylerimiz vardı....

Ganj ve Himalaya’nın her köşesi fotograf karesi güzelliğinde buluştuğu bu özel kasabaya gelmek, yogaya ilgi duyanların, sevgiliye kavuşmaları gibidir, uzun yıllardır her sene muhakkak gider, arınır, huzur dolarım adeta bataryalarım şarj olur. Son bir kaç yıldır, İstanbul’daki aşramımıza devam eden yoga dostlarımız ile grup oluşturmaya, birlikte gelip bu huzuru keyifle paylaşmaya başladık.

Buraya, gazetelerden, televizyondan, cep telefonlarından, bilgisayardan, internetten, medeniyetten uzaklaşıp, yoga felsefesini, doğduğu  bölgede onun güzel titreşimlerini hissederek  istediğimiz anda yalnız kalıp huzuru paylaşmak için geliyoruz.

Aşram, bilginin sükunetle paylaşıldığı, bireysel ve grup çalışmaları yapılan, barınılan yer demek. Seçtiğimiz aşram ise hertürlü dinsel etkiden uzak sadece felsefenin konuşulup yaşandığı bir yer. Dolayısı ile pek çok merkezde rastlanan ağır hindu etkisi burada yok. Zaten yoga bir din değil, yoga bireysel bir gelişim sanatı, hangi dine mensup olursanız olun yoga çalışmalarını rahatlıkla uygulayabilirsiniz. Üstelik, tertemiiz akan Ganj’ın tam kıyısında ve adeta ellerinizle tutabileceğiniz Himalaya’ların eteğinde ve bizler her meslekten her yaşta kadın ve erkek gelmiştik....

Son yıllarda yapageldiğimiz bu aşram kampları, bizler için hem sakince yanız kalabileceğimiz hem de grup halinde çalışmalar yapıp, kendimizi geliştireceğimiz önem verdiğimiz günlerdir. Geldiğimiz aşramda kendi yoğun programımızı uygulamaya devam ederiz.

Bir aşram günü, saat 04.30 da uyanılarak başlar, ılık bir duş alınır ve saat 05.00 te grup meditasyon odasına gidilir. Burada ya önceden seçilen bir konu üzerine ya da tamamen bireysel meditasyon yapılır. Bu meditasyon yaklaşık yarım saat sürer. Böylece zihin arındırılır, konsantrasyon gücü, algılama kabiliyeti artırılır.

Daha sonra sessizlik içinde bir bardak çay içilir.

Güneşin doğuş saatine göre yoga çalışmalarının vazgeçilmezi olan güneşe selam yapılır, belirli 12 adet duruşun 12 kere tekrarından oluşan bu çalışma ile yaklaşık onbeş dakika içinde 144 hareket yapılmış, beden günlük aktiviteye hazır hale getirilmiş olur.
Bu çalışma öncesinde pranayama adını verdiğimiz nefes tekniklerine muhakkak yer verilir böylece evrenin yaşam enerjisini içimize alırız..

Artık kahvaltı saati gelmiştir, tam sessizlik içinde aşramda pişirilmiş yiyeceklerden oluşan basit ama sağlıklı bir kahvaltı yapılır. Herkes kendi bulaşığını yıkar ve kaldırır bu vazgeçilmez bir aşram geleneğidir.

Bundan sonraki bir kaç saat kişisel çalışmalara, aşram kütüphanesinden yararlanmaya ya da aşram için faydalı çalışmalara ( buna karma yoga diyoruz ) ayrılmıştır.

Saat 10 buçuk gibi ilk asana ( bedensel çalışmalar )programı başlar ve yaklaşık bir buçuk saat sürer, bu bölümde ısınma ve ayakta duruşlara yer verilir. Çalışma derin gevşeme ile sona erer.

Öğle yemeğine kadar geçen sürede, aşram içi ya da dışı grup veya kişisel faaliyetler, doğa içinde yürüyüşler ve kişisel meditasyonlar yapılır.

Öğle yemeği gene aşram mutfagından, sade ama lezzetli yiyeceklerden oluşmaktadır, bolca sebze, haşlanmış pirinç, çeşitli yöresel hafif gıdalar tüketilir. Bol çeşitli ve lezzetli bölgesel meyvalar bulunur.

Yemek sonrası dinlenmeye ayrılmıştır, o ana kadar yapılan çalışmalar hakkında tutulan notlar, kütüphaneden alınan kitaplar ya da güzel bir uyku.....

Bir sonraki program günün ikinci asana çalışmasıdır. Bu bölümde, genellikle yer duruşları, yüzükoyun ve sırtüstü pozlara yer verilir böylece gün içerisinde her tür asana çalışması yapılarak, beden ve zihin uyarılır.

Artık beş çayı zamanı gelmiştir. Bol baharatlı ve sütlü çay hem metabolizmayı dengeler hem de huzur verir.

Akşam yemeğine kadar olan zaman serbest saatlerdir, çevre gezileri yapılır ya da kişisel ihtiyaçlar giderilir.

Grup halinde huzur içinde yenilen akşam yemeğinden sonra, günlük çalışmamız ya da genel konular üzerine sohbet ve soru-cevaplar yapılır. Bazı akşamlar çok faydalı olan tratak ( göz yogası) ya da başka özel çalışmalara yer verilir.

Elbette sabah kalkılacak erken saat düşünülür ve çok geç kalımadan uyunulur

Ne yazık ki bu güzel günler çok çabuk geçer daha yeni gelmiştik derken dönüş günü gelir çatar. O zaman da bir dahaki gelişte buluşmak üzere, gündelik yaşama dingin, huzurlu, bedensel ve zihisel olarak güçlü, dönüş yapılır....